Kahkaha, neşenin, şaşkınlığın, mutluluğun ve keyfin göstergesidir. Hep bir kahkaha sesi duyarız; ama gülmenin önemini ve gücünü genelde göz ardı ederiz.
Bunları biliyor musunuz?
• Kahkahalarımız aslında birer sinyaldir. Karşı tarafa gönderdiğimiz mesajlardır; o nedenle etrafta kimse yoksa kahkaha da olmaz. Bir arkadaşınızdan gülmesini isteyin, muhtemelen yapamayacaktır.
• Kahkaha bulaşıcıdır. Bir toplulukta kıkırdama bir kez başladı mı hızla yayılır ve eninde sonunda bir kahkaha fırtınası patlar.
• Kahkaha atmak sadece kendimizi iyi hissettirmekle kalmaz aynı zamanda sağlığımız açısından da olumlu etki yaratır. Bilim adamlarının yaptıkları araştırmalara göre gülmek kan basıncını yükseltiyor ve ağrıları hafifletiyor. Ameliyattan yeni çıkmış hastalar üzerinde yapılan bir araştırmada şu gözlemleniyor: komedi filmi izletilen hastalar, dramatik filmler izleyenler hastalardan daha az ağrı kesici kullanıyorlar.
• Çocukluk döneminde oyun parklarında ya da yuvalarda günde 300 kez gülerken, yetişkin birer birey olduğumuzda bu maalesef günde en fazla 17 gülücükle sınırlı kalıyor.
• Kahkahanın insanoğlu üzerindeki etkisi hala araştırılıyor. Son zamanlarda yapılan başka bir araştırmaya göre öğrencilerin stres düzeyi komedi filmi izledikten sonra ciddi oranda azalıyor, gevşeme ve rahatlama görülüyor.
<3
KIZLAR ARASINDA.com
Translate
31 Mayıs 2013 Cuma
Kıskançlıklar Nasıl Bahsedilir ?
Kıskançlık konusunda öncelikle kendine karşı dürüst davranman gerekir. Gerçekten onu ne kadar çok istiyorsun? Sahip olduğun şey seni gerçekten mutlu edebilecek mi? İlk olarak seni sıkan bütün düşünceleri kafandan at ve temiz bir sayfa aç. Sağa sola bakmayı bırak artık, seni ileriye götürecek adımlar atmanın zamanı şimdi.
Öncelikle sınıf arkadaşlarınla kendini kıyaslamayı bir an önce bırakman gerekiyor. Onların sahip olduğu bütün olanaklar sende de var. Kendin olma konusunda rahat olursan, yeterince güçlü olursan, bütün işler istediğin gibi yolunda gider ve arzu ettiğin şeyleri istediğinden de çabuk elde edebilirsin.
Seni heyecanlandıran şeylere odaklanmaya başla. Tüm bunlardan sonra kıskançlığın seni hırpalamasına , yenmesine asla izin verme. Seni özel yapan ve senin özel olduğunu hissettiren şeylere daha çok önem ver. Kendini sevmeyi öğrenmen mükemmel bir başlangıç olur. Hiç kimse mükemmel değildir ve sen buna fazla uzak değilsin.
Bahar Giysileri (öncesi)
Bilmece: Çok düşük fiyata özgün ve hoş giysilerin alınabildiği yere ne ad verilir? Hayır, 'Rüyalarımın Şehri'değil. İkinci El mağaza! Ah, insan nasıl da bu hantal kış botlarını emekliye ayırıp en sevdiği spor pabuçlarını giymek istiyor! Ya da kalın koyun postu paltoyu, yün kazağı elbise dolabının derinlerine saklayıp baharlık ceketini giymek istiyor. Çok az kaldı kızlar, çok az
Şimdi en azından kendini Bahar Hanımın gelişine hazırlayabilirsin. Odandaki mobilyaları yeniden düzenle, saçlarını yeni bir tarzda kestir, uzun kışın ardından giysilerindeki tozu temizle. şimdi en uygun zaman!! Etrafında yapacağın küçük değişiklikler, düzenleme ve yenilik sana özellikle böyle sert bir kış sonrasında enerji verecektir. Ruh halininin değişeceğine garanti vebiliriz :)
Odandaki mobilyaların yeniden düzenlenmesi yeni bir tarzda saç kestirmekten daha zorlu olmayacaktır, yine de en büyük sorunu o giysilerle yaşarsın. Giysilerinin önceki yıl gibi görünmeleri için ne yapmak gerekir? Çın çın! Kış satışlarının bittiğini haber veren son zilin sesini duydun mu? Eğer kumbaranda hala birkaç kuruş kalmışsa, mağazalara koş ve ucuz fiyatlara satılan giysilerden payına düşeni kaçırma.
Bu biraz iyimser bir yaklaşımdı. Neden mi? Çünkü aynı kumbaradaki paralar neredeyse suyunu çekmiş olabilir. Eee, peki? Tek yol var. Ama biraz sabırlı olmak gerekir.
Elden düşme, bit pazarı, ikinci el giyilmiş giysilerin satıldığı çeşitli adlardaki dükkânlar. Sanırım ne kadar insanın bu dükkânlardan giyindiği konusunda pek fikrimiz yok. Arkadaşıma "ne şık bir çanta!" dediğimde aldığım cevap karşısında öyle şaşırdım ki... Bana, "O mu 5 TL" diye karşılık verdi. Böyle insanların sayısının her geçen gün arttığını belirtmekte fayda var.
Elden düşme, bit pazarı, ikinci el giyilmiş giysilerin satıldığı çeşitli adlardaki dükkânlar. Sanırım ne kadar insanın bu dükkânlardan giyindiği konusunda pek fikrimiz yok. Arkadaşıma "ne şık bir çanta!" dediğimde aldığım cevap karşısında öyle şaşırdım ki... Bana, "O mu 5 TL" diye karşılık verdi. Böyle insanların sayısının her geçen gün arttığını belirtmekte fayda var.
Denemenin ne zararı var? Belki sen de çok düşük fiyata şık bir şeyler bulabilirsin. Üstelik o zaman alacağın tatmin de daha büyük olacaktır! "Elbiselerimin çoğunu ikinci el dükkanlarından alıyorum", diyor İstanbul`dan Duygu. İnan muhteşem görünüyor.
"Kiloyla" giysi almaya burun kıvıran insanlar var. Fakat bazı şeylerini ikinci el dükkanlarından satın aldıklarını da kabul ediyorlar. Melis: Doğrusunu söylemek gerekirse çok renkli kemerler var. Bunları "standart" fiyattan satın alacak olsam, bu kadar çok kemerim olmazdı, diyor. Kışkırtıcı değil mi? Bu şekilde daha ucuz ve kendine özgü giyinebilirsin.
Çıkıp bir dene bakalım!
Çıkıp bir dene bakalım!
Saçlarına Fark Yarat !
Yeni yılla birlikte saçlarına farklı bir görünüm kazandırmak istiyorsan, senin için 3 önerimiz var! İşte alternatiflerin…
1. Çıt çıt tak!
Saçlarının istediğin an uzun, istediğin an kısa olması hoşuna gider mi? Öyleyse saçlarına çıt çıt takmayı deneyebilirsin! Birkaç parça halinde satılan bu çıt çıtlar, saçlara kolayca takılıp çıkarılabiliyor. Tek yapman gereken saçlarını taramak ve çıt çıtları saçlarının alt kısımlarına yerleştirmek! Tabii bir başka dikkat etmen gereken şey de, çıt çıtlarına iyi bakmak. Kolayca karışıp kopabilen çıt çıtlarını düzgün bir şekilde muhafaza etmeli, fazla karıştırmadan taramalısın.
2. “Kaynak” dene!
Bir başka saç uzatma yöntemi de kaynak yaptırmak. Saç tutamlarına ilave edilen yeni saçlara “kaynak” işlemi adı veriliyor. Kaynak, sadece saçları uzatmakla kalmıyor, daha gür ve hacimli durmalarını da sağlıyor. Yalnız çıt çıt yönteminden biraz farklı... Kaynak yöntemi için saatlerce kuaförde zaman harcaman gerekiyor. Çünkü her bir saç teli birbirine tek tek ekleniyor. Ayrıca yapılan araştırmalara göre bazı postişlerin uzun süre kullanılması, çeşitli hastalıklara da yol açıyor.
3. Düzleştir
Saçlarının dalgalı ya da kıvırcık olmasından şikayetçiysen ve haftada bir kuaförün yolunu tutup fön çektiriyorsan, sana bir önerimiz var! Düz olmayan dalgalı ya da kıvırcık saçların, düz bir hale getirilmesi işlemine defrize deniliyor. Saçlarına ilaç ve şampuanlarla bakım yapıldıktan sonra 10-20 dakika arası bekleniyor ve krem düzleştiricisi sürülüyor. Ardından saçların durulanıyor ve fön çektirmeden gelişi güzel kuruttuğunda bile düz olmaları sağlanıyor. Son olarak da saçını seramik maşalarla düzeltip bu haldeyken sabitleştirici losyonlar sürülüyor. Böylece düzleştirdiğin saçlarını daha uzun süre kullanabiliyorsun!
Yemek Yeme Bozukluğu Hikayeleri
Sınıfın en büyük ve iri kızı olarak anıldığımı hatırlıyorum. Sekizinci sınıfa giden kızlara daha 5. sınıftayken tepeden bakardım. Her zaman sağlık ile ilgili bilinçli biri oldum; ama iri olarak anılmaktan da sıkılmıştım. Bilinçli biri olmama rağmen neredeyse hiçbir şey yememeye başlamış ve deli gibi egzersizler yapmaya başlamıştım. Gerçi bu halimle de gurur duymuyor değildim. Annem benim için bir doktor randevusu aldığında dört aylık anoreksiya yolculuğum başlamıştı.
Doktora gitmeden bir gece önce annemin yatağına uzanmış bir halde aşırı kilo kaybetmemin annem üzerinde yaratmış olduğu endişeden bahsediyorduk. “Bu doğru değil, böyle yaşamayı hak etmiyorsun, araştırdım, sende yemek yeme bozukluğuna neden olan semptomlar var” şeklindeki ısrarcı ve kararlı tutumu, çileden çıkmama ve annemin söylediklerini kabul etmememe neden oluyordu. Çığlıklarım, haykırışların teker teker havada uçuşurken ben herhangi bir rahatsızlığımın olduğunu düşünmemek ve inanmamakta ısrar ediyordum. Sonra ne mi oldu tek hatırlayabildiğim, yemek yeme bozukluğumu giderecek tedavi yöntemine başlamak için doktor muayenehanesinde oturduğumdu.
Sorular bir biri ardına geliyor sicim gibi. Ne zamandır sıkıntı yaşıyorsunuz, daha önce hiç müshil kullanma isteğiniz oldu mu, tüm bunlarla ilgili düşünceleriniz ne?
Doktorum beni boğmaktan başka hiçbir şey yapmıyor. Sezon başladığında eğer hala belirli bir kiloya ulaşamamışsam voleybol oynamamam gerektiğinin altını çizerken, zayıflamak uğruna farkında olmadan yapmış olduğum tüm işkenceli çabalarımdan dolayı bünyemin bitkin ve yorgun düştüğünü, bu nedenle de bedenimi zorlamamam gerektiğini vurguladı. Kendimle savaşırken sadece kendimi değil ailemi ve arkadaşlarımı da incitiyordum. Bir parçam hala değişebilmek için bir şansımın olduğunu söylüyordu. Derinlerde bir yerlerde halimden de aslında memnunum şeklinde bir kararsızlık yaşıyordum. Benim soğuk ve buz gibi olan ellerime karşın sıcacık elleri ellerime değecek hoşlandığım bir delikanlıyı dahi görsem ondan tiksinirdim; çünkü elleri sıcaksa kesin sürekli yemek yiyordur diye düşünüyordum.
Nihayet, 6 ay içinde ideal kiloma ulaşma çabaları sonuç verdi. Gene de size yalan söylemeyeceğim. Derinlerde bir yerlerde kilo almış olduğumu görmek beni çok mutlu etmiyordu; çünkü ben anoreksik olmaktan dolayı mutluydum, bu benim yaşam şeklim haline gelmişti. Zayıf olmayı ve zayıf kalabilmeyi çok sevmiştim. Oysa hayatımın göz göre göre bitme noktasına geldiğini fark edememiştim.
Öğrendiğim tek şey anoreksiyanın tercihe kalmış bir hastalık olmadığıdır. Hiç sanmıyorum ki, birileri bir sabah uyanıp ben bugün anoreksiya olacağım desin. Bu kilo kaybetmeyi istemenin çok uzağında bir duygu. Sanırım büyümenin getirdiği zorluklarla yakından alakalı. Bir bakmışsınız göğüsleriniz belirginleşmeye, vücudunuzda tüylenmeler olmaya başlamış. İnsana garip geliyor ilk başta. Oysa bu bir doğa kanunu. Herkes belli dönemlerde bu yoldan geçiyor.
Geçtiğimiz 4 yıl içerisinde yemek yeme bozukluğu ile ilgili eğilimlerim hep olmuştu. Ama ben bu sinyalleri doğru yorumlayamadım. Önemli olan vücudunuza giren gıdalarla ilgili saplantılı değil, bilinçli olmanızdır. Arada bir kendinizi çikolatalı dondurma ile şımartmanın zararı yok. Aşırı miktarda olmadığı sürece. Yoksa benim gibi sonrasında hepsini kusmak istersiniz.
Kilomu düşünmeden geçirdiğim bir günüm yok. İncecik olmayı istemediğimi söylersem ve bunu düşünmediğimi dile getirirsem yalan söylemiş olurum. Anneme müteşekkir değil miyim sanıyorsunuz? Neyse ki fazla zaman geçmeden elimden tuttu. Bugün beni ben yapanın vermiş olduğum mücadele olduğuna inanıyorum. Kendime olan saygımı ve özgüvenimi kazandım. Hala şişman olduğumu ara ara düşünmüyor değilim. Biz insanlar gerçekten de çok garip yaratıklarız. Siz siz olun ve kendinizi sürekli güzele teşvik edin. Yıpratıcı olmaktansa yaratıcı olun. Bu dünyaya gelme nedenlerimizden biri de güçlü birer kadın olmak, bunu hiç unutmayın.
Doktora gitmeden bir gece önce annemin yatağına uzanmış bir halde aşırı kilo kaybetmemin annem üzerinde yaratmış olduğu endişeden bahsediyorduk. “Bu doğru değil, böyle yaşamayı hak etmiyorsun, araştırdım, sende yemek yeme bozukluğuna neden olan semptomlar var” şeklindeki ısrarcı ve kararlı tutumu, çileden çıkmama ve annemin söylediklerini kabul etmememe neden oluyordu. Çığlıklarım, haykırışların teker teker havada uçuşurken ben herhangi bir rahatsızlığımın olduğunu düşünmemek ve inanmamakta ısrar ediyordum. Sonra ne mi oldu tek hatırlayabildiğim, yemek yeme bozukluğumu giderecek tedavi yöntemine başlamak için doktor muayenehanesinde oturduğumdu.
Sorular bir biri ardına geliyor sicim gibi. Ne zamandır sıkıntı yaşıyorsunuz, daha önce hiç müshil kullanma isteğiniz oldu mu, tüm bunlarla ilgili düşünceleriniz ne?
Doktorum beni boğmaktan başka hiçbir şey yapmıyor. Sezon başladığında eğer hala belirli bir kiloya ulaşamamışsam voleybol oynamamam gerektiğinin altını çizerken, zayıflamak uğruna farkında olmadan yapmış olduğum tüm işkenceli çabalarımdan dolayı bünyemin bitkin ve yorgun düştüğünü, bu nedenle de bedenimi zorlamamam gerektiğini vurguladı. Kendimle savaşırken sadece kendimi değil ailemi ve arkadaşlarımı da incitiyordum. Bir parçam hala değişebilmek için bir şansımın olduğunu söylüyordu. Derinlerde bir yerlerde halimden de aslında memnunum şeklinde bir kararsızlık yaşıyordum. Benim soğuk ve buz gibi olan ellerime karşın sıcacık elleri ellerime değecek hoşlandığım bir delikanlıyı dahi görsem ondan tiksinirdim; çünkü elleri sıcaksa kesin sürekli yemek yiyordur diye düşünüyordum.
Nihayet, 6 ay içinde ideal kiloma ulaşma çabaları sonuç verdi. Gene de size yalan söylemeyeceğim. Derinlerde bir yerlerde kilo almış olduğumu görmek beni çok mutlu etmiyordu; çünkü ben anoreksik olmaktan dolayı mutluydum, bu benim yaşam şeklim haline gelmişti. Zayıf olmayı ve zayıf kalabilmeyi çok sevmiştim. Oysa hayatımın göz göre göre bitme noktasına geldiğini fark edememiştim.
Öğrendiğim tek şey anoreksiyanın tercihe kalmış bir hastalık olmadığıdır. Hiç sanmıyorum ki, birileri bir sabah uyanıp ben bugün anoreksiya olacağım desin. Bu kilo kaybetmeyi istemenin çok uzağında bir duygu. Sanırım büyümenin getirdiği zorluklarla yakından alakalı. Bir bakmışsınız göğüsleriniz belirginleşmeye, vücudunuzda tüylenmeler olmaya başlamış. İnsana garip geliyor ilk başta. Oysa bu bir doğa kanunu. Herkes belli dönemlerde bu yoldan geçiyor.
Geçtiğimiz 4 yıl içerisinde yemek yeme bozukluğu ile ilgili eğilimlerim hep olmuştu. Ama ben bu sinyalleri doğru yorumlayamadım. Önemli olan vücudunuza giren gıdalarla ilgili saplantılı değil, bilinçli olmanızdır. Arada bir kendinizi çikolatalı dondurma ile şımartmanın zararı yok. Aşırı miktarda olmadığı sürece. Yoksa benim gibi sonrasında hepsini kusmak istersiniz.
Kilomu düşünmeden geçirdiğim bir günüm yok. İncecik olmayı istemediğimi söylersem ve bunu düşünmediğimi dile getirirsem yalan söylemiş olurum. Anneme müteşekkir değil miyim sanıyorsunuz? Neyse ki fazla zaman geçmeden elimden tuttu. Bugün beni ben yapanın vermiş olduğum mücadele olduğuna inanıyorum. Kendime olan saygımı ve özgüvenimi kazandım. Hala şişman olduğumu ara ara düşünmüyor değilim. Biz insanlar gerçekten de çok garip yaratıklarız. Siz siz olun ve kendinizi sürekli güzele teşvik edin. Yıpratıcı olmaktansa yaratıcı olun. Bu dünyaya gelme nedenlerimizden biri de güçlü birer kadın olmak, bunu hiç unutmayın.
Su İçtikçe Güzelleşin
Yemek yemeden bir ay boyunca hayatta kalabileceğini ama su içmeden sadece 4 gün dayanabileceğini biliyor muydun? Evet, bu doğru!
Vücudunun %70'i sudan oluşur ve su olmadan görevini yerine getiremez. Su, sindirim sistemini çalıştırır, vücudun faydalı maddeleri almasına, kan dolaşımına, vücut sıcaklığının dengelenmesine yardımcı olur. Tabii, unutulmamalıyız ki; sağlıklı, parlak saçları, yumuşak güzel bir cildi ve pırıl pırıl gözleri içtiğimiz suya borçluyuz.
Fakat yeterince içilmezse, aşırı yağlanmış bir vücut, zayıf kas yapısı, ağrıyan eklemler ve kaslar seni bekliyor demektir, kabızlık problemini saymıyoruz bile. Yeterince sıvı tüketmemek, vücudun elindeki suyu korumaya çalışmasına, dolayısıyla ödem ve şişkinliğe sebep olacaktır.
Beden, su ihtiyacını sana birkaç farklı yolla gösterir. Susama hissi ilk ama aslında geç kalmış bir işarettir. Vücudun, muhtemelen bu his öncesinde bile su ihtiyacı içindedir. Bundan dolayı, susuzluk hissin yatışsa da, yeterli sıvıyı aldığından emin olmak için bir miktar daha içmeye çalış. Zaten günlük fiziksel aktivite miktarın yüksekse, her zaman daha fazlasını içmelisin.
Su, her zaman en doğru seçimdir, idrar söktürücü nitelikte (vücuda su kaybettirir) olmayan bitki çayları da iyi birer seçim olsada; limonata, kola gibi seçenekler yüksek miktarda şeker içerir. Ayrıca spor destek içecekleri, elektrolitler açısından zenginse de, ihtiyacından fazla şeker ve yüksek kaloriye karşı dikkatli olmalısın. Ama diğer yandan, sıkma meyva suları, içerdikleri besleyici maddeler ve vitaminler sebebiyle oldukça faydalıdır.
Günde en az 8 bardak su tüketmeye özen göster. İmkansız mı? Hiçte değil. Vücudunun buna ne kadar çabuk alışacağına ve azına razı olmayacağına inanamayacaksın. Bu yüzden elinin altında her zaman bir şişe su bulundurmayı ihmal etme. Su içmek sıkıcı geldiği anlarda, tat katması için bir dilim limon çok işine yarayacaktır. Piyasada bazı aromalı su markaları zaten var fakat ekstra kaloriye dikkat!
Önemli olan içmektir, sıcak veya soğuk, yeterki iç gitsin. Unutma! Su, bedenin hem iç, hem dış sağlığının kaynağıdır!
Fakat yeterince içilmezse, aşırı yağlanmış bir vücut, zayıf kas yapısı, ağrıyan eklemler ve kaslar seni bekliyor demektir, kabızlık problemini saymıyoruz bile. Yeterince sıvı tüketmemek, vücudun elindeki suyu korumaya çalışmasına, dolayısıyla ödem ve şişkinliğe sebep olacaktır.
Beden, su ihtiyacını sana birkaç farklı yolla gösterir. Susama hissi ilk ama aslında geç kalmış bir işarettir. Vücudun, muhtemelen bu his öncesinde bile su ihtiyacı içindedir. Bundan dolayı, susuzluk hissin yatışsa da, yeterli sıvıyı aldığından emin olmak için bir miktar daha içmeye çalış. Zaten günlük fiziksel aktivite miktarın yüksekse, her zaman daha fazlasını içmelisin.
Su, her zaman en doğru seçimdir, idrar söktürücü nitelikte (vücuda su kaybettirir) olmayan bitki çayları da iyi birer seçim olsada; limonata, kola gibi seçenekler yüksek miktarda şeker içerir. Ayrıca spor destek içecekleri, elektrolitler açısından zenginse de, ihtiyacından fazla şeker ve yüksek kaloriye karşı dikkatli olmalısın. Ama diğer yandan, sıkma meyva suları, içerdikleri besleyici maddeler ve vitaminler sebebiyle oldukça faydalıdır.
Günde en az 8 bardak su tüketmeye özen göster. İmkansız mı? Hiçte değil. Vücudunun buna ne kadar çabuk alışacağına ve azına razı olmayacağına inanamayacaksın. Bu yüzden elinin altında her zaman bir şişe su bulundurmayı ihmal etme. Su içmek sıkıcı geldiği anlarda, tat katması için bir dilim limon çok işine yarayacaktır. Piyasada bazı aromalı su markaları zaten var fakat ekstra kaloriye dikkat!
Önemli olan içmektir, sıcak veya soğuk, yeterki iç gitsin. Unutma! Su, bedenin hem iç, hem dış sağlığının kaynağıdır!
Planlarını Not AL !
Bedeninizi çalıştırın. Bir haftadan uzun sürecek bir egzersiz planı yapın kendinize. Şekle girmeye karar verdiniz. Tam bir süper modele benzeyecek belki bir veya iki maraton koşacaksınız. Her şey harika olacak, koşuyorsunuz çikolata yemiyorsunuz ve harika hissediyorsunuz. Muhteşem!
Geldik ikinci haftaya. Koşunun sıkıcı olduğunu düşünüyor ve yaramaz isteklere daha fazla dayanamıyorsunuz. İkinci haftanın sonunda kendi nefsinize yeniliyorsunuz ve eski günlere geri dönüyorsunuz.
Motivasyonunuzu korumak için işte size birkaç tavsiye:
• Gerçekçi hedefler koyun.
Kendinize süper model vücudu istediğinizi söyleyerek yola çıkarsanız pes etmeniz kaçınılmaz. Çünkü:
1.Kadınların sadece %2’si süper model fiziğine sahiptir.
2.Bu gerçekçi değil. Bunun yerine “bugün yarım saat hiç durmadan koşacağım” demeniz daha gerçekçi olur.
• Size eşlik edecek bir arkadaş bulun.
Bir arkadaşınız ile çalışmak motivasyonunuzu korumak için harikadır. Birbirinizi zorlarsınız ve beraberce form tutarsınız.
• Hayatta değişiklik ve çeşitlilik iyidir. Tabi sporda da. Sıkılır gibi olduğunuzda farklı egzersiz türlerini deneyin; bisiklet, dans, paten gibi.
• Ailenizden ve arkadaşlarınızdan sizi motive etmelerini isteyin.
Ailenize ve arkadaşlarınıza yeni egzersiz planınızın ve hedefinizin ne kadar önemli olduğunu söylediğinizde sizi destekleyeceklerdir. Herkes bir amigoya ihtiyaç duyar.
• Size ilham verebilecek birisinin resmini alın.
Hayran olduğunuz herhangi biri, ona bakmak motivasyonunuzu korumanıza yardımcı olabilir.
Motivasyonunuzu korumak için işte size birkaç tavsiye:
• Gerçekçi hedefler koyun.
Kendinize süper model vücudu istediğinizi söyleyerek yola çıkarsanız pes etmeniz kaçınılmaz. Çünkü:
1.Kadınların sadece %2’si süper model fiziğine sahiptir.
2.Bu gerçekçi değil. Bunun yerine “bugün yarım saat hiç durmadan koşacağım” demeniz daha gerçekçi olur.
• Size eşlik edecek bir arkadaş bulun.
Bir arkadaşınız ile çalışmak motivasyonunuzu korumak için harikadır. Birbirinizi zorlarsınız ve beraberce form tutarsınız.
• Hayatta değişiklik ve çeşitlilik iyidir. Tabi sporda da. Sıkılır gibi olduğunuzda farklı egzersiz türlerini deneyin; bisiklet, dans, paten gibi.
• Ailenizden ve arkadaşlarınızdan sizi motive etmelerini isteyin.
Ailenize ve arkadaşlarınıza yeni egzersiz planınızın ve hedefinizin ne kadar önemli olduğunu söylediğinizde sizi destekleyeceklerdir. Herkes bir amigoya ihtiyaç duyar.
• Size ilham verebilecek birisinin resmini alın.
Hayran olduğunuz herhangi biri, ona bakmak motivasyonunuzu korumanıza yardımcı olabilir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)